SİİRT MED-KA MEDİKAL
Site Yöneticisi:Hasan AYDIN  
  ANA SAYFA
  İLETİŞİM
  İLK YARDIM VE DESTEK
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ORTOPEDİK YASTIKLAR VE YATAKLAR
  YASTIK VE YATAK GRUBU
  VARİS ÇORAPLARI
  MIKNATISLI BANDAJLAR
  ORTEZ VE BANDAJLAR
  YAŞAM VE SAĞLIK BİLGİLERİ
  SAĞLIKLI BESLENME YOLLARI(PİRAMİDİ)
  AĞIZ VE DİŞ SAĞLIK HABERLERİ
  SAĞLIK HABERLERİ
  SİGARAYI BIRAKMANIN VUCUDTAKİ ETKİLERİ
  S.S.K BAĞ-KUR T.C TEL.FAT. EMEKLİ SANDIĞI VERGİ. SORGULAMA
  SON DAKİKA HABERLERİ
  ŞİİR DİNLETİSİ
YAŞAM VE SAĞLIK BİLGİLERİ


UZUN YAŞAMIN 10 YOLU

ABD'de California Üniversitesi'ne göre uzun yaşamak için iyimserlik yetmiyor başka koşullar var. Ömre ömür katan tavsiyeler İyimser olun, evlenin, hayvan besleyin, stres ve sigaradan uzak durun gibi 10 maddelik liste birçoğumuzun yabancısı değil. Ancak Amerikalı bilimadamları uykunun azı olduğu gibi fazlasının da zararlı olduğunu iddia ediyor. Uzun bir yaşam mı istiyorsunuz? O zaman işe düşünce biçiminizi değiştirmekle başlayın. Çünkü Amerika'daki Mayo Clinic uzmanları optimist yani iyimser düşünmenin erken ölüm riskini yüzde 50 azalttığını söylüyor. Amerika'daki California Üniversitesi'nin yaptığı bir başka araştırmada ise iyimser düşünmenin yanı sıra sosyal ilişki, fiziksel aktivite, eğitim ve maddi durumun da yaşam süresini uzatan önemli birer faktör olduğunu gözler önüne serdi. "100 yıl yaşamak hayal değil" diyen uzmanlara göre uzun bir hayatın sırrı 10 adımda gizli. İşte yapmanız gerekenler: 1. Optimist olun: Optimist (iyimser) olmak yaşamın yüzde elli uzamasına neden oluyor. Pesimistler ise stresin yol açtığı yüksek tansiyon gibi hastalıklar yüzünden hayata daha erken veda etmek zorunda kalıyor. 2.Çok fazla uyumayın: Uzun uykuları seviyorsanız bundan hemen vazgeçin. Çünkü araştırmalarda çok fazla uykunun ömrü kısalttığı ortaya çıktı. Ancak az uyumaktan da kaçınmalısınız. Eğer dört saatten az uyuyorsanız yine erken ölüm riskiniz fazla demektir. Uzmanlara göre en ideal uyku saati6 ya da 7 saat olmalı. 3. Sigarayı bırakın: Artık sigaranın sağlık için zararlı olduğunu çocuklar bile biliyor. Fakat halen milyonlarca kişi bu konuda vurdumduymaz davranmaya devam ediyor. Sigara içenlerin kansere yakalanma riskinin içmeyenlere oranla iki kat daha fazla olduğu unutulmamalı. 4. Bol bol seks yapın: Düzenli bir seks hayatı olan insanlar daha sağlıklı ve daha az stresli oluyor. Haftada beşten çok seks yapan erkeklerde prostat kanseri, kadınlarda meme kanseri riski azalıyor. Migren ağrılarını yok etmeye yardımcı oluyor. Daha genç gösteriyor. Depresyona iyi geliyor. Kalp krizi riski yarı yarıya azalıyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olarak hastalıklara karşı vücudun direncini arttırıyor. 5. Hayvan sahibi olun: Araştırmalarda hayvan sahibi olanların olmayanlara oranla yüzde 12 daha uzun bir hayata sahip olduğu ortaya çıktı. Özellikle de köpek sahibi olanlar. Hayvanlar insanların mutsuzluğunu azaltıyor. Ayrıca kendini yalnız hissetmemesini de sağlıyor. 6. Düzenli kontrole gidin: Düzenli kontrol hastalıkların erken teşhisi anlamınageliyor. Uzmanlar sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. 7. Zengin olmak: Zengin olanlar fakirlere göre daha uzun yaşıyor. Çünkü daha sağlıklı koşullarda yaşıyorlar ve daha iyi besleniyorlar. Aynı zamanda daha iyi şartlarda tedavi olma imkanına sahip oluyorlar. 8. Stresten uzak bir hayat: Çok stresli bir hayata sahip olanların 55 yaşına geldiğinde kalp krizi geçirme riski daha az stresli bir hayat sürenlerle kıyaslandığında 6 kat daha fazla. Bu yüzden hayatınızdan stresi çıkarın. 9.Antioksidan değeri yüksek besinler: Ispanak, domates, brokoli gibi kanser riskini azaltan sebze ve meyvelerle beslenin. 10. Evlenin: Evlenin ancak evlenirken büyükannesi ya da büyükbabası halen hayatta olan kişileri kendinize eş olarak seçmeye özen gösterin. Çünkü uzun bir yaşamda genler de çok büyük rol oynuyor. Bu belki size yardımcı olmayabilir. Ancak çocuklarınızın daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Öte yandan evli erkeklerin yalnız yaşayanlara oranla daha uzun yaşadıkları da ortaya çıkmıştı. 

BİLGİSAYAR EKRANLARINDA GÖZ SAĞLIĞI

Memorial Hastanesi Göz Merkezi’nden Uzm.Dr. Mustafa Temel, bilgisayar ekranlarının göz sağlığını nasıl etkilediğini anlattı. “Kullanımı ve yaygınlığı hızla artan bilgisayarlar ve çeşitli iş kollarındaki monitör ekranları nedeniyle pek çok kişi gözleriyle ilgili olarak göz yorgunluğu, gözlerde ve göz çevrelerinde ağrı, gözlerde yanma, batma, kuruluk hissi, kaşıntı, kızarıklık, sulanma, bulanık görme, odaklama zorluğu, gözleri kısarak bakma, ışığa karşı duyarlılık, bakılan karakter etrafında ışık saçılmaları görme, göz kapaklarında iltihap, kepeklenme, baş ağrısı,… gibi şikayetlerde bulunmaktadırlar. Bu şikayetlerin oluşmasında en önemli nedenlerden biri belli bir süredeki göz kırpma sayısının çok azalmasıdır. Normalde dakikada ortalama 25 kere gözlerimizi kırparız. Bu işlemin üst kapağının dinlenmesi, gözyaşı ile gözün beslenmesi ve temizlenmesi, kornea yüzeyinin kayganlaştırılması ve üzerinde son derece düzgün bir yüzey oluşturarak net ve berrak görmenin sağlanması,… gibi bir çok nedeni vardır. Ekranlarla çalışırken bu sayı dakikada 10’un altına, hatta 5-6’ya düşer. Böyle olunca da gözyaşı buharlaşır, kornea yüzeyi kurur, yanma, batma, kızarıklık,… gibi az önce saydığım birçok şikayete neden olur. Gözyaşı seviyesi normalde zaten az olan kişilerde bu şikayetler çok daha çabuk ve şiddetli olur. Ayrıca, bilgisayarda bazen iyi görebilmek için ya da konsantre olunduğunda gözleri iyice açarak bakanlar olabiliyor. Bu durum da sorunu artıran bir etkendir. İşte tüm bu nedenlerle, ekranla çalışırken bilinçli olarak sık göz kırpmak yararlı olur. Bazen de suni gözyaşı damlaları kullanmak gerekebilir. Ekranla çalışanlarda göz şikayetlerinin bir diğer önemli nedeni kişide fark edilmemiş, tespit edilmemiş ya da daha önce tespit edilmiş ancak durumunda değişiklik oluşmuş kırma kusurlarıdır (gözlük kullanmayı gerektiren hastalıklar, yani miyopi, hipermetropi ve astigmatizma). Özellikle çocuklarda ve gençlerde en küçük harfleri bile görebildiği halde bazen kırma kusuru bulunabilir. Halk arasında “bilgisayarın gözleri bozduğu” şeklinde bir düşünce mevcuttur. Bu doğru değildir. Ancak mevcut kusur bilgisayar kullanımıyla açığa çıkmış veya belirginleşmiş olabilir. Bu nedenlerle aileler en küçük göz şikayeti olan çocuklarının bile gözlerini bir uzmana muayene ve yılda bir kontrol ettirmelidirler. Gözlük kullanmak durumunda olanlar ekranla çalışırken gözlüklerini mutlaka takmalıdırlar. Bir diğer sorun kaynağı “uygun oturuş ve duruş”a dikkat etmemektir. Ekranın üst kenarı göz hizasında olmalı, ekrandan uzaklık ekrandakileri rahat görebilecek en uzak mesafe olmalıdır. Ayrıca, pencerelerle ekran açısı uygun olmalı, pencere ve diğer kaynaklardan gelen görüntüler ekran üzerine düşmemelidir. Ekranlardan yayılan ışının bizatihi kendisi bugünün modern teknolojileriyle üretilen monitörlerde artık tehlike yaratmamaktadır. Ancak çözünürlük ve tazeleme hızı düşük olmamalı, aksine bu konuda bonkör davranılarak yüksek çözünürlüklü ve yüksek tarama hızlı monitörler kullanılmalıdır. Bu monitörler çok daha az oranda göz şikayetlerine yol açmaktadır. Ayrıca, ekranlar yapıları nedeniyle çok toz topladıklarından uygun malzemelerle sık sık temizlenmyormayan karakterlerle yazmak, koyu renk zeminler üzerinde açık renk karakterlerle çalışmak, çalışırken 45-50 dakikada bir 5-10 dakika ara verip gözü dinlendirmek de göz sağlığı için çok önemlidir.”
elidirler. Bunlardan başka, iri puntolu ve gözü

DENGELİ BESLENME YOLLARI

Uzun süre beslenmelerine dikkat etmeyenler iki ay sıkı rejimler uygulayarak gençlik dönemlerindeki vücutlarına sahip olacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Arzu edilen vücuda ve sağlığa kavuşmak isteniyorsa beslenme alışkanlıklarının yanında egzersizi ihmal etmemeleri gereklidir. Herkes şu soruyu kendine sormaktadır: Hayat boyu diyet yapabilir miyim? Hiç kimse hayat boyu diyet yapamaz ama doğru beslenme alışkanlığıyla sağlıklı yaşama kavuşulabilir. Vücudunuzdaki fazla yağı atmak için egzersizle beraber sağlığınız ön planda olarak, hazırlanacak beslenme programını takip ederek istediğiniz sonucu alabilirsiniz. Bu aşamadan sonra daha rahat ama bilinçli beslenme ve egzersiz programına devam edebilirsiniz. Doğru beslenme aşağıdaki maddeleri uygulamakla mümkün olabilir: • Hormonal sistemin doğru çalışmasını sağladığı için gerçek mutluluğu sizinle tanıştırır. • Yemek yemekten korkmayın yemek yemeyerek metabolizmanızın yüzde 35 az çalışmasını sağlarsınız. Miktar; besin dengesi ve yemek yeme zamanı büyük önem taşır. • Öğün atlayarak aç kalmayın, ana öğünlerin arasında acıkıyorsanız ara öğünlerle bastırın. • Çok fazla yemek yiyerek beyninizde tokluk hissinin oluşmasına izin vermeyin. • Canınızın istediği gıda maddesini ölçülü olarak tüketebilirsiniz. • Günde iki parmak büyüklüğünde çikolata yiyebilirsiniz. • Tatlı ihtiyaçlarınızı saat 15.00 e kadar dengeli bir biçimde karşılamaya çalışın. Sütlü tatlıları tercih edin. Meyveler de tatlı ihtiyacını rahatlıkla karşılar.

SAÇ DÖKÜMESİ VE SEDEF LAVANTA

Lavanta, saç dökülmesine karşı da çok etkili. Ancak, bu konudaki uygulama dıştan olup, hazırlanması farklı. Prof Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu Türkiye’de bitkisel tedavi ile uğraşan önemli isimlerden birisi. Halen çalışmalarını Antalya’da sürdüren Saraçoğlu, özellikle etkin maddeler üzerine araştırmalar yapıyor. Bunun sonucunda herkesin kendi evinde rahatça uygulayabileceği bitkisel kürler geliştiriyor. Lavanta kürü başka ne gibi rahatsızlıklara iyi gelebilir? Derideki bazı rahatsızlıkların nedeni karaciğerden kaynaklanmaktadır. Lavanta kürü aynı zamanda, halk arasında ala hastalığı olarak bilinen vitiligo, sedef ve deride ileri yaşlarda oluşan yaşlılık lekelerine karşı da önleyici rol oynamaktadır ve bu hastalıkların tedavisinde de önemli bir yardımcı ve destekleyicidir. Lavanta, saç dökülmesine karşı da çok etkili. Ancak, bu konudaki uygulama dıştan olup, hazırlanması farklıdır.


RAHİM AĞIZ KANSERİ

Rahim ağzı kanseri yüzünden, dünyada her 2 dakikada 1 kadın hayatını kaybediyor. Rahim ağzı kanseri konusunda merak ettikleriniz... Kadınlar arasında en sık görülen 2inci kanser türü olan rahim ağzı kanseri yüzünden, dünyada her 2 dakikada 1 kadın hayatını kaybediyor. Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tümü Human Papillomavirüs'ün (HPV) belirli tiplerinden kaynaklanır. Hem kadınları, hem de erkekleri etkileyen yaygın bir virüs olan HPV'nin, vücudu etkileyebilen 100'den fazla tipi var. Bu tiplerin çoğu, (örneğin ellerde ve ayaklarda görülen yaygın siğillere neden olan tipler) nispeten zararsızdır. Bazı HPV tipleri genital bölgeyi etkileyebilir ve rahim ağzı kanserine, anormal servikal hücrelere, genital siğillere, diğer kanser türlerine ve hastalıklara yol açabilir. Bu durumların gelişmesini önlemeye yardımcı olmak için mümkün olduğunca fazla bilgi sahibi olmanız önemli. Rahim ağzı kanseri nedir? Vücudun bir bölgesindeki hücreler anormal şekilde çoğalmaya başladığında kanser gelişebilir. Rahim ağzı kanseri servikste (rahim ağzı) anormal hücre çoğalmasıdır. Serviks uterusun (rahim) vajinaya açılan alt bölümüdür. Rahim ağzı kanseri yaşamı tehdit edebilen ciddi bir hastalıktır. Bir kadın Human Papillomavirüs’ün (HPV) belirli tipleriyle infekte olduğunda ve infeksiyondan kurtulamadığında serviksin duvarında anormal hücreler gelişebilir. Erken saptanıp tedavi edilmezse bu anormal hücreler rahim ağzı kanseri öncüllerine ve kansere dönüşebilir.

ZAYIFLAMANIN YOLLARI

Spor salonuna veya diyetisyene gitmeden kilo veremeyeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Hayatınızda önemli değişiklikler yaparak, paradan tasarruf ederken emniyetli ve kalıcı bir biçimde kilo verebilirsiniz... 1. Eliniz abur cubura değil, suya uzansın. İştahınızı yatıştırmanın eldeki en ucuz, en emniyetli yolu bu... 2. Dolapları boş tutun. Hem paradan hem de sizi caydıracak şeylerden tasarruf edersiniz. Etrafınızdaki yiyecek çeşitlerini azaltmanız sizi gereksiz yere atıştırmaktan alıkoyacak. 3. İlham verici bir şeyler yapın. Kilo verdiğinizde giymekten büyük keyif alacağınız bir elbiseyi buzdolabınızın kapağına yapıştırarak kendinizi teşvik edebilirsiniz. Göbeğinize ‘piercing’ yaptırmak da zayıflama azminizi artıracak bir fikir olabilir. 4. Baharatları dilediğiniz gibi kullanın. Araştırmalara göre, zencefil, kırmızıbiber, pul biber gibi baharatlar ve bunlarla yapılan soslar vücudunuzun yağ yakma kabiliyetini % oranında artırabilir. 5. Kilo vermek için uyuyun. Uykunuzu yeteri kadar almanız, daha fazla enerji elde etmek için yemek yemenizi engeller. Yapılan son bir araştırmaya göre, yeterince uyuyan bir kadının metabolizması yüzde 40 oranında artıyor. 6. Gece mutfak seferlerine bir son verin. Araştırmacılar karanlık odaların ve gecenin karanlığının bizi daha fazla yemeye sevk ettiğini belirtiyorlar. Yataya bir saat erken girmeyi deneyin. Evinizde daha neşeli, parlak ışıklara yer verin, hem daha mutlu olacak hem de daha az atıştıracaksınız. 7. Kahvaltıyı kesinlikle sektirmeyin. Gün için gereken enerji yakıtınızı almanızı ve öğle yemeğinde kendinizi daha az aç hissetmenizi sağlar. 8. Doğru bir biçimde atıştırın. Sert bir şeker 20 kalori civarındadır, tüketme süresi 20 dakikaya kadar çıkabilir. 400 kalori içeren bir dondurma külahı ise on dakikaya kalmadan midenizde olur. 9. İçinizden çılgınca yemek yemek geliyorsa, size kendinizi iyi hissettiren müzikler dinleyin. Araştırmacılar müziğin beyindeki, en sevilen yiyeceği yemenin etkilediği merkezi harekete geçirdiğini belirtiyorlar. 10. Yeşil çay için. İsviçre Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmanın sonuçlarına göre, yeşil çay içmek vücudun yaktığı kalori miktarını artırıyor. Günde üç fincan içmeye çalışın. 11. Yediğiniz şeye yoğunlaşın. TV izlerken, bir şeyler okurken, ders çalışırken ya da e-mail’lerinizi yanıtlarken yiyecekleri gözden uzak tutun. 12. Dışarı çıkın. Günde en az yirmi dakikayı dışarıda oturarak ya da yürüyerek geçirin. Güneş ışığı içinizdeki yeme istediğini kontrol etmenize yardımcı olur. 

CİNSEL GÜÇ

Trafik, iş stresi, ekonomik sorunlar cinsel yaşamı kabusa dönüştürüyor. Cinsel sorunların ortaya çıkmasında psikolojik faktörler de önemli ölçüde rol oynuyor. • Şifalı bitkiler, stres nedeniyle cinsel isteksizlik yaşayanların imdadına yetişiyor. Sağlıklı bir cinsellik için karanfil, tarçın, ısırgan otu, fesleğen gibi bitkilerden karışımlar yapılıyor. Erkekler için... Ginseng: Yorgunluğun atılmasını, cinsel organın kanlanmasını ve erkeğin zindelik kazanmasını sağlıyor. Jel, kapsül, tablet veya tamamen doğal formunda kullanılıyor. 1-2 haftalık kürler şeklinde uygulanıyor. Zencefil: Cinsel soğukluğu giderici, vücudu ısıtıcı, canlandırıcı. Yemeklere baharat olarak katılabilir. Balla karıştırılıp yenebilir. Kullanım süresi bir hafta-10 gün. Isırgan otu: Toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırıyor. Karışımlarda, salata veya çay olarak tüketilebilir. Kullanım süresi serbest. Çakşır kökü: İstek artırıcı. Genellikle suyu içiliyor. Birkaç hafta tüketiliyor. Kadınlar için... Karanfil: Cinsel bölgede enerjiyi dengeliyor. Toksin atılmasına yardımcı oluyor. Taneyle tüketiliyor. Uzun süre kullanılabilir. Kişniş: Cinsel bölgede enerjiyi dengeliyor. Baharat olarak tatlılara ve yiyeceklere katılabiliyor. Tarçın: Cinsel bölgede enerjiyi dengeliyor. Kabuk ve toz olarak tüketilebilir. Fesleğen: Canlandırıcı etkisi var. Baharat olarak kullanılıyor. Susamyağı: Masajla dolaşımı canlandırır. Bazı noktalarda cinsel uyarıcı etkisi yapıyor. Ilındırılmış yağ olarak kullanılıyor. Egzersiz yapın! • Sağlıklı bir cinsel yaşam için şifalı bitkilerin yanı sıra egzersiz de yapmalı. Hafif ve fazla yorucu olmayan bir egzersiz programı yürütmek faydalı olur. • Ağır egzersizlerle yağ dokusu hızlı bir şekilde azalıyor. Bu da cinsel performansın düşmesine neden olabiliyor. Yoga, meditasyon gibi gevşeme tekniklerinden yararlanılabilir. İşte, erkeklere özel formül • 1 kg. iyi kalitede bal içine 250 gr. toz zencefil, 100 gr. toz zerdeçal, 50-60 gr. kabukları ayıklanmış ve dövülmüş kakule. • 1-2 gr. hakiki safran, 50-60 gr. dövülmüş kişniş, 1-2 tatlı kaşığı arısütü, 2 tatlı kaşığı polen ,100 gr. kabuksuz, dövülmüş antep fıstığı ve 100 gr. çamfıstığı katın. Tümünü tatlı kaşığıyla karıştırın. • Işık görmeyecek biçimde serin ve loş bir ortamda saklayabilirsiniz. Günde 2 kez (Sabah ve akşam) bir çorba kaşığı kadar yenebilir. Mum ışığı şart değil! • Cinsel hayatı renklendirmek için, partnerinizle birlikte, mum ışığında, bir şişe kırmızı şarap eşliğinde müzik dinlemek dışında başkaca yol yok mu? Elbette var! Cinsel gücü artırma potansiyeli en yüksek olan üç besin maddesi Bal: Balın özel gücü, içerdiği bor mineralinden geliyor. Bu mineral, vücudun kadınlık hormonu östrojeni salgılamasına yardımcı oluyor. Bazı araştırmacılara göre, bal vücudun enerji seviyesini yükseltirken, cinsel isteği de artırıyor. Çikolata: Çikolata da elbette 'şehvetli' besinler arasında yer alıyor. 'Phenylethylamine' adlı bir kimyasal madde içeriyor ki, bu madde beynin orgazm sırasında da salgıladığı 'dopamine' adlı bir kimyasalın salgılanmasına yardım ederek, insana mutluluk hissi veriyor, cinsel heyecanı artırıyor. Kırmızı biber: Hepimizin bildiği gibi, acılı gıdalar kalbin hızlı atmasını sağlıyor, enerji veriyor. Kırmızı bibere acılığını veren 'capsaicin' adlı madde ise, aynı zamanda beynin endorfin hormonu salgılamasına yardım ediyor. Fındık mucizesi • Afrodizyaklar kadar vitaminler de cinsel sağlık üzerinde etki. Erkeklerde öncelikle E vitaminin canlandırıcı etkisi bulunuyor. • Hap olarak alınabileceği gibi antepfıstığı, badem, ceviz ve fındık E vitamini yönünden zengin. Özellikle fındık, E vitamininin yanı sıra bazı değerli minarelleri içeren ve en önemlisi doymamış yağ asitlerine sahip bir besin. • B vitaminleri de vücudun yorgunluğunu atarak bedenin canlı ve zinde kalmasını sağlıyor. Erotizm yiyeceklerden ayrı düşünülemez Afrodit / Afrodizyak Yazılar / Afrodizyak Yemekler Isabel Allende Can Yayınları / Çağdaş Dünya Edebiyatı Etiket Fiyatı: 21,00 YTL • Afrodit, Şili'li yazar Isabel Allende'nın çok değişik bir çalışması. Bu kitabı, edebi bir amaç gütmeden, yalnızca eğlenmek ve eğlendirmek için hazırladığını söyleyen yazar, Afrodit'in, okuruyla kendisi arasında özel, ironik ve mahrem bir sohbet olduğunu söylüyor ve kitabın erotik bir elkitabı, ya da bir yemek kitabı olmadığını, bir 'duyular kitabı' oludğunu vurguluyor. • 'Erotizmi yiyeceklerden ayıramam bir türlü; bunu yapmak için bir neden de göremiyorum; tam tersine, gücüm ve neşem yettiği sürece her ikisinin de tadını çıkarmayı sürdürmeye niyetliyim. İşte, aşk ile ikisinin de tadını çıkarmayı sürdürmeye niyetliyim. • İşte, aşk ile iştahın sınırlarının kimi zaman tümden silinecek kadar bulanıklaştığı duyusal belleğimin çeşitli yörelerinde haritasız bir yolculuk demek olan böyle bir kitap yazma düşüncesi de bundan doğdu,' diyor kitabın başında. • Isabel Allende'nin son derece keyifli bir anlatımla sunduğu renkli anılarını, deneyimlerini, hepsi de göze ve kulağa son derece çekici gelen afrodizyak yemek tarifleriyle birleştirdiği bu sıradışı kitap, hem Isabel Allende hayranları, hem de yemek özel zevkleri bir araya getirmeyi sevenler için olağanüstü güzellikte, unutulmaz bir başucu kitabı olacak. 

ÖFKENİZİ NASIL KONTROL EDEBİLİRSİNİZ

Öfkelenmek çok doğaldır ve herkes tarafından hissedilir. Uygun ifade edildiğinde ise, son derece sağlıklı ve doğal bir duygu olan öfke, kontrolden çıkıp da yıkıcı hale dönüşürse iş hayatında, kişisel ilişkilerde ve genel yaşam kalitesinde sorunlara yol açar. Öfke her ne kadar güçlü ve yoğun bir duygu olsa da kontrol edilebilir. - Öfkenizi tetikleyen nedenleri bulun. Öfkenizin kaynağını bulursanız onunla mücadele etmeniz çok daha kolaylaşır. - Sizi öfkelendiren konuları yazın ve tekrar tekrar okuyun, bir süre sonra ne kadar anlamsız geldiğinize inanamayacaksınız. Öfkenizin nedeni bir kişiyse eğer o kişiye bir mektup yazın ve onu da tekrar tekrar okuyun, sonra da yırtıp parçalara ayırın. - Öfkelendiğinizde vücudunuzun verdiği tepkileri gözlemleyin. Böylece tepkiler ortaya çıkmaya başladığında öfkelendiğinizi fark edebilir ve kontrol altına alabilirsiniz. Bu ipuçlarını, olacakları durdurmak ya da kontrol etmek için kullanın. - Öfke duymanıza neden olan düşüncelerinizi değiştirin, en azından değiştirmeye çalışın. Olayları daha yapıcı bir bakış açısıyla yorumlamayı deneyin. Öfkelenmenize neden olan olayları farklı açılardan değerlendirin. - Öfkelenmenize neden olan olaylara karşılık verirken kendinizden ödün vermeyin ve kendinize güvenin. Unutmayın; duygu ve düşüncelerinizi sakince ifade etmeniz, karşınızdaki kişi üzerinde daha güçlü bir etki yaratır. - Öfkenizin ateşini söndüremiyor ve gün geçtikçe içinizde yoğunlaştırdığınızı hissediyorsanız, yeni bir yol deneyin ve o konuyu umursamayın. Öfke belirtileri - Çevrenizdekiler sıklıkla sakinleşmeniz gerektiğini söylüyor. - Anlaşılmadığınızdan şikayetçisiniz. - Yakın çevreniz tarafından gergin oluşunuz nedeniyle sıklıkla eleştiriliyorsunuz. - İçinizden gelen her şeyi söylemek istiyorsunuz. - Sinirlendiğiniz zaman konsantre olmakta zorlanıyorsunuz. - Kendinizi genelde gergin hissediyorsunuz.


Telefonla sipariş yapılır  
  ADRES:Atatürk Bulvarı Özel Hayat Hastanesiyanı Kuzu Pasajı No:30/B--SİİRT
TEL:0(484)223-55-43
GSM:0(532)549-04-99
med-ka-medikal.tr.gg@hotmail.com
 
GÜNLÜK GAZETELER  
   
RADYO DİNLE  
 
 
GÜNLÜK BURÇLAR  
 
Günlük Burç
 
Bugün 2 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol